The Salesman.. / Forušande.. / Le Client..

Yabancı dilde en iyi film adayı olan The Salesman, İran’ın bu seneki Oscar adayı oldu. Ve çokça konuşulan, ne zamandır beklediğim ve deli merak ettiğim bir filmdi. Beklediğini buldun mu derseniz, evet iyi bir filmdi ancak daha çarpıcı bir şey bekliyordum sanırım, o kadar delirtmedi cevabını vermem daha doğru olur.
İçimi burkan ve içime oturan detaylarının dışında filme dair söyleyebileceğim diğer hususların, çok iyi oyunculuğu ve gerçekçiliği olduğunu belirtmeliyim. Gerçekten nice Hollywood yıldızına, Avrupa festival filmlerinin ustalarının oyunculuğuna taş çıkartacak kadar gerçekçi ve iyiydiler. Konusu da gerçekten çok düşündürücü ve insanı, daha doğru ifadeyle sanırım, insanoğlunu zorlayan nitelikteydi. Sürekli kendi zihnimde sorgulattı, doludan aldı boşa, boştan aldı doluya koydurttu durdu. Hele ki bir son yarım saati vardı ki sormayın gitsin. Gerçekten inanılmaz bir gerilim ve stres yarattı. Resmen ekrana doğru adama, ‘sakın ha sakın ha’ derken buldum kendimi! Gittim gittim geldim, inanılmaz gerildim, hatta bir ara, yine itiraf ediyorum ki o gerilime dayanamayıp sesini kıstım!
İşte bu da sanırım filmin ne kadar gerçekçi olduğunun kendi çapımdaki en büyük kanıtı. Bunun dışında, sanırım fazla fazla beklentiye soktukları için farklı bir şeyler daha aradığım için full anlamda beni çarpmasa da farklı kültürden olan iyi bir filmi, hem de iyi oyunculuğa, sorgulatan konuya ve etkileyiciliğe sahip olması noktasında izleyebilme şansını yakalamış oluyorsunuz.